12 Aralık 2014 Cuma

Ankaralı 1.Bölüm

 Yağmurlu bir gecenin sabahıydı. Her zamanki gibi hava aydınlanmadan hemen önce kalkmıştım. Camdan dışarı baktım. Geceden kalma hafif yağmur, güneşin doğmaya yakın olmasından mütevellit hafif maviye çalan bir gökyüzü, bolca bina. Ankara'daydım işte. Doğup büyüdüğüm, kutsal gördüğüm o şehirde. Havası soğuk, insanı sıcak şehirde. Sıradan bir sabahtı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa yöneldim. Buzdolabını açıp sürahideki limonlu Tang'i kafaya diktim.

"Kanserojen ama yine de içiyoruz. Toz hep."

Diye bir düşünce belirdi kafamda. Sürahiyi masaya koyup, reçel, zeytin, ve iki yumurta çıkardım. Kahvaltımı hazırlayıp masaya oturdum. Reçele takıldı gözüm. Hiç yenmeyen ama her kahvaltıda ortaya çıkan tuhaf bir madde. Bazen sofrada bulunmak yetiyor. Yemeğimi bitirip reçeli ve zeytini geri yerine koydum. Telefonumu elime alıp rehberi biraz taradıktan sonra adını buldum. Aradım onu. Esneyerek açtı telefonu. Direk söyledim söyleyeceğimi

"Dünkü olayı duydun mu?"
"Evet."
"Bu olay çok ileri gitti."
"Farkındayım. Sonuçlar bugün çıkacak, umarım iyi bir şeyler çıkar."
"Umarım... Saat ikide her zamanki yerde."

Telefonu kapattım. Ankara'daydım ve bir dedektiftim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder